"Akıllı" telefonlarla kafayı bozmakta olan bir insan güruhunun içindeyim, o koca koca parmakları olan ablalar, abiler ekranlara nasıl da özenle dokunuyor. İncitici cümleleri yazmak için "akıllı" cihazlarına yumuşak yumuşak dokunuyorlar. Almak için yüklü meblağlar ödediklerinden olsa gerek, nasıl da narin ve nazik davranıyorlar cihazlarına; o cihazlarla temas ettikleri insanlara hiç de nazik davranmazken...Elindeki "akıllı"sına azıcık sert dokunan olduğunda " dokunamatik mi, vurmatik mi?" sorusu yükselirken, birbirimize sözlerimizle, yazdıklarımızla ve hatta tüm fiziksel gücümüzle vurduğumuzda kimsenin sesi çıkmıyor...
İnsanoğlunun icat ettiğine bu kadar özenli bir şekilde dokunurken, Yaradanın yarattığına dokunurken neden hoyratça davranıyoruz? O renkli camlara parmağımızın ucuyla dokunmaya kıyamazken, neden birbirimizi var gücümüzle tekmeliyoruz. Birbirimize sahip olmak için yüklü meblağlar değil yürek kredisi kullandığımız için mi bu acımasızlığımız? Yüreğimizin hiç mi kıymeti kalmadı bu "akıl" dünyasında...
Hadi bi'daha düşünelim...
Teknoloji nimettir, kabul, peki ya insan?(*)
(*Cümlenin orjinali; "Ekmek nimettir kabul, Peki insan?" Prof. Üstün Dökmen'in "Hayvan" dergisine verdiği röportaj.)