25 Haziran 2012 Pazartesi

Düş Gerçeklemesi - I

2011 yılının sonu, 2012 yılının başı gerçekten çok zorlu günlerdi benim ve ailem için. Şükür geçti gitti o günler inşallah. Karadeniz'in o korkunç radyasyon gerçeği bizim evimize de sızmıştı. Önceleri o sözcüğü ağzımıza almaya bile korkuyorduk. Kanser.. ne zordu söylemesi de dayanması da...

O sinsi hastalık evimize sızdığında, bu konuya dair ne kadar da uzaktan bir bakış açısına sahip olduğumu anladım. O güne kadar tüm sosyal ağlarda bu konuda yüzlerce şey okumuş bir kısmını da ben yazmıştım. halbuki hiçbir şey, hiç de öyle değilmiş... Bildiğiniz dikiz aynadan bakıyormuşum meseleye, kafamı çevirsem olayı tüm çıplaklığıyla görebilecekken aynadan izliyormuşum ve haklılarmış nesneler aynadan göründüklerinden çok daha yakındaymış... Çaresizlik hücrelerini kemiriyormuş insanın. O dönemde anladım ki, aslında biri koltuğundan kalmaktan üşendiği için başkaları ilik bulamıyordu. Sırf bu yüzden, sadece bu sebepten, bizler üşengeç bedenimizi o kanepeden ayıramadığımız için birileri daha fazla acı çekiyordu... Her birimiz aslında gizli katillerdik...

En son Lösemi Haftasında bu konuyu bir daha düşündüm birşeyler yapmam gerektiğine artık daha da emin oldum. Kendimi iyi hissetmemle ilgisi olmayan, sadece başkalarına faydalı olmak için birşeyler yapabilirdim.

Sıralamalayı nasıl yapacağıma karar veremedim, belki de hatalı bir sıralama yaptım, ama olsun en azından bir planım var elimde. Birinci görev olarak o ünlü film endüstrisinin iletişim bölümlerine elektronik postalar gönderdim. Neden?

Şu dünyada her daim erkekler kayırılıyor ben onu bilir onu söylerim. Bakınız, saçları olmayan küçük delikanlılar için hem yerli hem de yabancı çizgi film karakterleri var. (Calliou, Keloğlan.)

Ama ya o saçları olmayan kızlar... Siz hiç saçları olmayan bir prenses gördünüz mü? Peki bırakın prenses olmayı, saçları olmayan kızlar var mıydı iyi rollerde?  Yoktu... Çizgi filmlerde bile güzelliğin ve iyiliğin sembolüydü upuzun saçlar... Rapunzel'in o uzun saçları olmasaydı masal olmazdı; külkedisinin hayatı Sindrella'lığa doğru ilerlerken saçları her daim ipek  gibiydi. Hele o kırmızı başlıklı kız, onun bile başlığının altından güzel saçları omuzlarına yayılıyordu...

Bu kızlar için film endüstrisinin başını ağrıttım, bu çocukların da hayal kurmaya ihtiyaçları olduğunu söyledim. Çok dikkate alacaklarını sanmıyorum, ne de olsa "saçsız kız" figürü ticari olarak pek getirisi olmayan bir yatırım olacaktır, halbuki o kızların hayallerine yapacakları yatırım çok fazla insanı mutlu edecektir. Onlar dikkate almasalar da ben elektronik posta yollamaya devam edeceğim. Onlar inatçıysa ben de inatçıyım. Devam edeceğim bu ısrarıma...

Az önce de dediğim gibi sıralamasının doğruluğunu bilmesem de bir planım var. Birinci aşama bu elektronik postalardı. İkinci aşama ise, ilik bağışı için donör olmak. Onun için de yıllık iznimin olduğu bir gün bir merkezin kapısında olacağımdan emin olabilirsiniz.

Geçmişte planım bile yoktu, şimdi ufak da olsa bir planım var. Gerçekleştirmek için de aslına bakarsak "canlı" olmam dışında hiçbir şeye ihtiyaç yok.

Prensesler saçsız da olabilir kızlar, hiç üzülmeyin. Hem kısa filmler çeken insanlar tanıyorum belki de onlar ilk adımı atarlar olamaz mı, olabilir?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder